GerideKalanlar 2 – Kapitalizm, Milliyetçilik ve Patriyarkayla Geçen 100 Yıl

Artıkİşler Kolektifi – 2016 //

İki gündür boşaltılma süreci devam eden Yunanistan Makedonya sınırındaki Idomeni kampında bulunan gönüllülerden yaklaşık 3 bin göçmenin taşındığı haberlerini alıyoruz. Göçmenler boşaltılma sürecini protesto etmiyor, yeni kamplara taşınma işlemini kabul ediyorlar. Yeni kamplardaki koşulların da berbat olduğunu öğreniyoruz. Bir süre Idomeni’de kaldıktan sonra Orfonotrofeio’ya geçen göçmenler kampta kesinlikle insani koşulların olmadığını söylüyor. Pek çok çocuk kamptaki kötü koşullar nedeniyle hastalanmış ve hayatta kalamamış. Yerleştirildikleri yeni kamplardaki koşulların iyileştirilmesi yönünde hem Yunan hükümeti hem de STK’lar çalışma yürütüyorlar. Şu an bazı kamplarda içme suyu ve bebek maması yok, tuvalet yok. Çevirmen yok, temiz yemek bulmak imkansız. Birkaç gönüllü dışında hiç kimse içeri alınmıyor. Göçmenleri bu yeni hapishane benzeri kamplara yerleştiren Yunan hükümeti ve Syrizia’ya dair kaygılarımızı dayanışma hareketlerindeki aktivistlerle paylaşıyoruz.

Selanik’teki anarşist hareketinin önemli figürlerinden Socratis, seçimlerden önce Syrizia’nın göçmen politikası ve ekonomik kriz programı konusunda umut ve beklentilerin yüksek olduğunu fakat bugünkü durumda Syrizia’nın AB planlarına tamamen uymaktan başka hiçbir şey yapmadığını söylüyor. Bu durum göçmen dayanışma hareketlerinin güçlenmesi ve çok daha büyük boyutlarda örgütlülükler yaratılması gerektiğini gösterdi diyor Socratis.

Idomeni yakınlarındaki Oreokastro ve Selanik arasında merkeze dönmek üzere yola çıkmış küçük göçmen gruplarıyla karşılaşıyoruz. Kamptan kaçmayı başarıp şehre gelenler için yeni evlere ihtiyaç var. Selanik anarşist hareketinin muazzam kazanımlarından birisi olan işgal evi, 20 bin hektarlık alanıyla eski tekstil fabrikası Yfanet’te (yfanet.net) bir süredir devam eden çalışmanın bununla bir ilgisi olmalı diye umuyoruz. Yunanistan’daki sosyal merkezlerinse barınma ihtiyacını karşılayamasa da göçmenler için buluşma, eğitim, tartışma alanları olarak görülebilir işlevleri var. Selanik kent merkezinde bulunan Micropolis (Özgürlük İçin Sosyal Alan) böyle bir yer. Kent merkezinde sıklıkla göremediğimiz göçmen gruplarla burada karşılaşıyoruz. Fas üzerinden önce İzmir’e ve sonrasında Samos’a geçen Osman, Yunanistan’a sığınma talebinde bulunan çok az sayıda göçmenden birisi. Göçmen mücadelesinin öneminden bahsediyor Osman. Yunanistan’ın göç olgusuna duyarlı bir toplum olduğunu düşündüğümüzü söylüyoruz, bunun mücadeleye katkısı olduğu konusunda hemfikir olsa da, AB haklarından faydalanan herhangi bir Yunan vatandaşının, asla bir ilticacının psikolojisini anlayamayacağını söylüyor. Kamusal alanda yaşadıkları dışlanmadan, güvencesiz koşullara, travmatik süreçte tek çıkış yolunun devrim olduğuna inandığını söylüyor Osman: “Solution is revolution.”

Olympos Dağı’ndan, doğuya ve batıya uzanan yoksul mahallelerine, görkeminden pek eser kalmamış limanından, günün sonunda sakinleşen dalgalı kıyılarına kadar tüm Selanik’i görebildiğimiz Yfanet’in çatısındayız. İşgal hareketinin içinde yer alan Haris, eski tekstil fabrikasının acıklı hikayesinden yaratılan zaferi anlatırken bir yandan da her işgal evinin kısa veya uzun vadede mutenalaşmanın bir parçası olabildiğini belirtmeden edemiyor. Osmanlı’dan kalan bu fabrikada bir zamanlar, aralarında göçmenlerin de bulunduğu ortalama 1400 kadın işçinin, güneş görmeyen alanlarda, günde 12 saat, oldukça ağır koşullarda çalışmak zorunda olduğu, kadınların çocuklarını bu karanlık, soğuk, uykuya dalmamaları için patronlarının arada sırada ıslattığı ağır baskı ortamında büyüttüklerini öğreniyoruz. Yfanet’in avlusunda işgal hareketinin 10 yılını özetleyen posterlerin arasında bir tanesi dikkatimizi çekiyor. Selanik’in Yunanca’daki ilk harfinin altında ne yazdığını soruyoruz Haris’e. “Kentin Osmanlı işgalinden kurtarıldığı 100 yılı kutluyoruz. Kapitalizm, milliyetçilik ve patriyarkayla geçen 100 yıl. Artık Yeter.”

artıkişler – 2016 Selanik