GerideKalanlar 4 – Eski Yabancılar, Yeni Yerliler

Artıkişler Kolektifi – 2016 //

Bir pasaportunuz ve Schengen vizeniz olması herhangi bir Avrupa ülkesinin havaalanında polis sorgusuna maruz kalmayacağınız anlamına gelmiyor. Berlin havaalanında Yunanistan uçağından indiğinizde kapıda mümkünse esmer tenleri ayırt etmek üzere bekleyen 3 polisle karşılaşıyorsunuz. Sizi değil de berikini mi seçecek diye ürkekçe beklerken önümüzdeki genç çocuğa doğru yaklaşıp onlarla mı birliktesin diye beyaz tenli Avrupalıları işaret ediyor. Hayır deyince yanına çekiyor. Biz geçip gidiyoruz.

Almanya’daki en etkin göçmen hareketi Devrimci Mülteci Hareketi ve Oplatz’tan (oplazt.net) arkadaşların medya toplantısına katılıyoruz. Hareketin uzun yıllardır içinde olan Bruno, en büyük sorunlardan birinin göçmenlerin kendi ülke hareketleri içinde gruplaşmaları olduğuna işaret edip medya araçlarının bunu kırmak üzere kullanılması gerektiğini tekrar tekrar vurguluyor. Burkina Faso’dan yaklaşık yirmi yıl önce iltica eden Bruno, göçmenlerin şimdi yaşadıkları ikinci sürgün yerleri olan kamplardaki koşullar o zaman da benzer zorlukta olduğunu söylüyor. İki yıl kentten kilometrelerce uzakta bir kampta kaldıktan sonra çalışma izni almayı başarıp önce Hamburg’ta sonra Berlin’de yaşamaya başlıyor. Göçmenlerin politizasyonu için çalışmaya ara vermemiş. Yakınlarda Brüksel’deki bir toplantıdan davet almış, ben gidemeyeceğim ama siz gitmelisiniz diyor. Sivil toplum kuruluşlarının sahte dayanışmalar örgütlediğini söylüyor. “Beni evimden alıp süper lüks otomobillerle bir iki saatlik toplantılara götürdüler, orada lüks otellerde konaklayıp yeyip içtikten sonra dönüyorduk”. Onlar da “dayanışma” diyor, ama sadece sözlerde. Kalpten söylemiyor yani…”

Oplatz hareketi, Oranienplatz’taki 18 ay süren meydan işgalinden alıyor ismini. İşgal hareketinin öncülerinden Turgay, işgal sırasında 100 kişilik bir grupla Almanya’daki pek çok başka şehre yürüyüş düzenlediklerini anlatıyor. Yolda gruba katılan insanlarla sayıları 500’e çıkıyor. Ama bu başka bir bölümün başlığı belki de…

Şehirdeki işgal binalarından biri olan eski bir ilkokula 200 kadar göçmenin yerleştirilmesi de meydan işgalinin kazanımlarından olmuş. Polisin birkaç baskını ve ev boşaltma çabası kısmen engellenmiş olsa da, baskın sırasında evden çıkmayı kabul edenler tekrar girememiş. Baskınlar sırasında direnen göçmenlerin yeni eylem biçimi türettiklerini de söylüyor Turgay: Çatı işgali.

Reboot FM’le aynı frekans üzerindeki We Are Born Free radyo istasyonunda program yapmaya başlayan Bino’nun söylediğine göre Oplatz hareketi göçmenleri epey güçlendirmiş. Hareketin doğuşuyla Almanya’nın güneyinde bir kasabada sıkışmış halde yaşarken kafileye katılıp Berlin’e geliyor. Kolonyal bir anlam ifade eden eski ismini (Patras Bwansi) değiştirip kendine Bino Byansi Byakuleka ismini vermiş. Kendi hikayesini anlattığı kitabına şuradan erişilebilir: http://www.mikrotext.de/books/patras-bwansi-lydia-ziemke-my-name-is-bino-byansi-byakuleka-double-essay/

Berlin’in özgürlük vadeden eski cazibesini yitirdiğini hissedebiliyoruz. Eski göçmenler ve yerlilerin tedirgin sohbetlerine katılıyoruz. Metro ve trenden, kent içinde gezinen polis gruplarından günlük yaşamda baskının kaygan biçimde, sinsice yayılmaya başladığına şahit oluyoruz.

Kreuzberg çevresindeki en büyük tehditlerden biri de kentsel dönüşüm. Çok uzun bir süredir eski göçmenleri de yerinden eden kentsel dönüşüm projeleri Kreuzberg’in çevresini sarmış durumda. Oranienplatz’ın yakınındaki Jakobstrasse üzerinde geçen hafta yapılan protestoların izlerini buluyoruz, yakılan arabalar, camları kırılmış lüks siteler, boya ve sprey izleri, utanç içinde penceresinden yabancılara bakan yeni yerliler..

Artıkİşler 2016 – Berlin